Nâzım’la ortak hülyamız için:
Mücadeleye devam!
Nâzım’a vatandaşlık hakkı kampanyası
1963 yılının 3 Haziranı’nda SSCB’nin başkenti Moskova’da yaşamını yitiren Nâzım Hikmet, 25 Temmuz 1951 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmıştı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise, 2009 yılında yerel seçimlere denk gelen bir dönemde, “özgürlükçülük” kisvesi altında Nâzım’ı koz olarak kullanıp, vatandaşlığa iadesi kapsamında bir kanunu devreye soktu.
Oysa, bugünkü TKP’nin öncülü olan Sosyalist İktidar Partisi (SİP), 2000 yılının Kasım ayında “Nâzım Hikmet’e vatandaşlık hakkı” başlığıyla başlattığı imza kampanyasıyla 500 bin imzaya ulaşmış ve toplanan imzalar Başbakanlığa gönderilmişti. Bu girişimi görmezden gelen hükümet, konuyu gündelik meclis tartışmaları arasında unutturdu.
AKP’nin attığı adımın, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve ilericiliğinin başına örülen çoraplardan biri olduğu, o dönemde TKP ve NHKM tarafından açıkça ortaya konmuştu.
TKP: Sermaye tekelleri Nâzım Hikmet’in eserlerine el koyamaz!
Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.
TKP, 2005 yılında kamuoyuna duyurduğu bir çalışmayla, komünist şairin şiirlerini ‘Yurtseverlik ve Enternasyonalizm Şiirleri’ başlığıyla derleyerek, Parti imzasıyla bir kitap olarak yayımladı. TKP, Nâzım Hikmet’in örgütlü komünist duruşundan hareketle, şairin eserlerinin metalaştırılamayacağını ve piyasalaştırılamayacağını, sermaye tekellerinin Nâzım’ın eserlerine el koyamayacağını savunuyordu.
Şairin komünizmin izlerini taşıyan eserleri ticari bir miras tartışmasına konu edilemezdi; aksi, Nâzım’ın dünya görüşüne ve politik kimliğine hakaret olurdu. Bu vesileyle, “Bir kez daha söylüyoruz: Yoldaşımızın şiirleri bizimdir. Ne biz onları bırakırız, ne de onlar bizi…” diyen TKP, komünist ozanın eserlerinin Türkiye’nin ve dünyanın emekçi halklarına ait olduğu gerçeğini bir kez daha ilan ediyordu.
Bir sermaye tekeli olan Yapı Kredi Yayınları’nın Nâzım’ın eserlerinin yayın haklarını “satın almaya” kalkıştığı dönemde TKP, şairin bazı eserlerinden oluşan bu seçkiyi, “Nâzım’ın telifi olmaz” düşüncesinden hareketle yayımladı. Böylelikle, TKP üyesi Nâzım’ın eserleri, partisinin bir “yayını” olarak, onun eserlerini adadığı emekçilerin okuyuculuğuna sunulmuş oldu.
Nâzım Kolektifi: Nâzım’ın sansürlenmesine göz yummayacağız!
Nâzım’ın eserleri, kâh Türkiye’deki yasaklar ve sansür nedeniyle, kâh yayıncılarının oto-sansürü nedeniyle, çeşitli eksikler, hatalar, kopukluklar barındırabiliyor ve Nâzım’ın tüm ömrünü ve üretimini adadığı politik – ideolojik duruşu ve mücadelesine özen ve saygı gösterilerek yapılmış basımlara duyulan gereksinim, bütünüyle giderilmiş değil. Öyle ki, bu eksik ve hatalar, başka dillere yapılan Nâzım çevirilerine de yansımış durumda.
Bu eksik ve hatta tahrifatlar arasında yer alan büyük kalemlerden biri olan Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanındaki eksik pasajlar, kelime ve ifade değişiklikleri, NHKM bünyesindeki Nâzım Kolektifi’nin 2017 yılında gerçekleştirdiği titiz çalışmayla ortaya kondu. Nâzım’ın telif haklarını elinde bulunduran yayınevi, Kolektif’in bu müdahalesinin ardından, bu romanı 24. Basımdan itibaren aslına uygun haliyle basmaya başladı. Kolektif’in eserin önceki basımlarına dönük incelemesi “Sevdalınız komünisttir – Nâzım Hikmet’i Sansürlemek” adıyla kitaplaştırıldı ve çalışma Yazılama Yayınevi’nden basıldı.
Ustalardan gençlere yaratılan bir gelenek: “Okuma Tiyatrosu”
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Nâzım’ın oyunlarını da düzenli olarak izleyiciyle buluşturdu. Şimdi aramızda bulunmayan Tuncer Necmioğlu, Yılmaz Onay ustaların yönetmenliğinde ve yine aramızda bulunmayan Recep Yener, Rasim Öztekin gibi pek çok ustanın da rol aldığı oyunlar, AKM Küçük Sahne ve Muammer Karaca Tiyatrosu’nda sahnelenen iki oyun dışında bütünüyle, sahnesini NHKM ile paylaşan Ferhan Şensoy’un Ses Tiyatrosu’nda hayat buldu. İzleyici ile buluşan Nâzım oyunları arasında şunlar bulunuyor: “Fatma, Ali ve Başkaları”, “Tartüf 59”, “Şöhret ve Unutulan Adam”, “Yalancı Tanık”, “İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu”, “Yusuf ile Menofis”, “İnsanlık Ölmedi ya”, “Demokles’in Kılıcı”, “Kör Padişah”, “İnek”, “Memleketimden İnsan Manzaraları” ve “Enayi”.
⇐ Sayfa 11: Nâzım olunmalı!
Sayfa 13: Nâzım’la yan yana, omuz omuza ⇒